bağırsaklar

  • Ekim 2016’da Beslenme ve Diyetetik Akademisi’nin (eski adıyla Amerikan Diyetisyenler Birliği) Boston’da düzenlemiş olduğu Beslenme Konferansı’ndan izlenimlerimi sizlere aktarmak istiyorum. Fırsat buldukça bu tarz konferans ve kongrelere gitmeye özen gösteriyorum çünkü diğer birçok bilim alanında olduğu gibi beslenme alanında da sürekli yenilikler ve değişimler gündeme geliyor.

    Konferansta özetle neler konuşuldu:

    1. Yaşlanmayla beraber kasları koruyabilmek adına protein alımına daha fazla ihtiyaç olduğu ortaya çıkmıştır.

    2. 2050 senesinde kas ağırlığı ve gücü kaybından dolayı 250 milyon yaş almış kişi olumsuz yönde etkilenecektir.

    3. 50 yaşından itibaren vücuttaki kas ağırlığı ortalama %1 ve kas gücü %3 azalmaktadır.

    4. Şu anda 19-70+ yaşlarında yoğun spor yapmayan bireylere 0.8g/kg (yani kilonuz çarpı 0.8 Örnek: eğer 70 kiloysanız o zaman 70 x 0.8 = 56gram protein) öneriliyor. Fakat yeni yapılan araştırmalar sonucunda sağlıklı bireylerin minimum 1.0-1.2g/kg, akut ya da kronik rahatsızlıkları olanların 1.2-1.5g/kg ve ciddi hastalıkları, yaralanmaları ya da malnütrisyon olanların 2.0g/kg protein almaları gerektikleri vurgulanıyor.

    5.   Her ne kadar yaşla birlikte günlük alınması gereken kalori ihtiyacı azalsa da günlük alınması gereken protein ihtiyacı yükseliyor.

    6.   Protein ihtiyacını karşılarken önemli olan proteinin içinde bulunan elzem amino asitleri alabilmektir. Elzem amino asitler en fazla hayvansal gıdalarda bulunurlar: 142 gram %85 yağı alınmış kırmızı et = 4 bardak soya sütü = 5 haşlanmış yumurta = 18 bardak nohut = 25 dilim kepekli ekmek = 50 çorba kaşığı yer fıstığı ezmesi 

    7.  Son yapılan klinik çalışmalara göre sağlıklı birçok kişinin kas kaybını önlemek için günlük en az 1.0g/kg protein alması gerekmektedir.

    8. Okullarda gıda alerjisinin önüne geçilebilmesi adına neler yapılabileceği ve neler yapıldığı vurgulandı.

    9.   Amerika’da 2006’dan itibaren tüm gıdaların etiketlerinin üstünde olası süt, soya, yumurta, yerfıstığı, kepek, macamadia cevizi, balık ve deniz ürünleri barındırabileceği uyarısı yazılması zorunlu kılınmıştır.

    10.  Okullarda tüm eğitmenler için alerji konusunda sıkı eğitimler verilmeye başlanmıştır.

    11. 2004-2010 arasında Massachusetts eyaletinde alerji için kullanılan epinefrin 133’ten 225’e yükselmiştir.

    12. Kullanılan epinefrin’nin %23’ü daha önce hiç alerjisi olmayan çocuklarda kullanılmıştır. Buradan da yola çıkacak olursak çocuğunuzda belli bir yaşa kadar herhangi bir alerjinin olmaması ileride de olmayacağı anlamına gelmemektedir. Bundan dolayı eğitmenlerin bu konuda eğitimli olmaları çok önemlidir.

    13. Hayati önem taşıyan alerjiyi tetikleyiciler arasında: yemek, lateks, böcek/arı, ilaç, egzersiz ve soğuk hava yer almaktadır.

    14. Okul doktorları ve hemşirelerde muhakkak epinephrine iğneleri olmalıdır.

    15. Alerjenler konusunda çocuklar, veliler ve tüm okul çalışanları bilgilendirilmelidir.

    16. Diyetisyenler hiçbir şekilde ilaç tavsiye edemezler. İlaç ile ilgili konularda muhakkak doktora yönlendirmeleri gerekir. Danışanlarına herhangi bir takviye ve ilaç alıp almadıklarını sormalılar ki takviye ve ilaçlar arasında etkileşim varsa bunları kişiye bildirmeliler.

    17. Eğer vitamin ve mineral değerlerinde kan tahlillerinde düşük değerler varsa takviye önerebilirler.

    18. Diyetisyenlerin ürün reklamı yapmaları etik değildir.

    19. Bağırsaklar ikinci beyindir. Bağırsakların sağlıklı olması çok önemlidir.

    20. Prebiyotikler de probiyotikler kadar önemlidir çünkü probiyotiklerin beslenmesi gerekmektedir.

    21. Kadınlar üzerinde yapılan 4 haftalık klinik bir çalışmada düzenli olarak günlük belli miktarda probiyotik içeren fermente süt verilmiştir. Sonucunda genel olarak kadınlarda anksiyetenin ve depresyonun azaldığı ve stres hormonu olan kortizolun düştüğü gözlemlenmiştir.

    22. Psikiyatristlerin bazı durumlarda hastalarını gastroenteroloğa yönlendirmelerinin doğru olacağı vurgulandı.

    23. Bağırsak ve beyin arasındaki ilişki çok önemlidir.