diyet

  • Didem Kanca Üstay'ın 28/04/2019 tarihinde basında çıkan yazısı aşağıda yer almaktadır.

     

    1. ‘Azimle 30 kilo veren birinin öyküsü’, ’50 kiloyu nasıl verdim?’, ‘Göbek eriten diyet’, ‘7 Günde 10 kilo verdiren Diyet’ ve benzeri başlıklı sayfalardan hemen uzaklaşın. Bu sayfalar kişilerin reklam amaçlı, ego tatmin etmek için veya kendilerine yeni bir iş imkanı yaratmak adına açtıkları sayfalardır. Hiçbirisinin beslenme ve diyetetik alanında bilimsel bir geçmişleri yoktur.

    2. “Yurt dışında eğitim aldım” diyen herkese inanmayın. Yurt dışında alınan sertifika programlarının da bir önemi yoktur. Önemli olan lisans veya yüksek lisans diplomalarının ya da doktora gibi daha üst öğrenim seviyelerinin olmasıdır. New York Üniversitesi mezunu olduğunu iddia eden 250 bin takipçisi olan ve kendini beslenme uzmanı olarak adlandıran bir kadın, sürekli zayıflama kürleri tavsiyeleri verip ürün reklamları yapıyordu. Oysa sadece beslenmeyle uzaktan yakından alakası olmayan iki-üç aylık bir sertifika programına katılmış. DİPLOMA SORUN! Sertifikaların geçerliliği yoktur.

    3. KİLO VERMEK için ÜRÜN REKLAMI yapan ve satan diyetisyen, doktor, şef ve her türlü insandan uzak durun. Bu kişiler firmalardan komisyon aldıkları için sizlere her türlü ürünü satarlar. Hiçbir ürün zayıflatmaz. “İYİ” bir diyetisyen size kalıcı, hayat boyu sürdürebileceğiniz sağlıklı beslenmeyi öğretir. 

    4. ZAYIFLATMAK adı altında satılan hiçbir bitki çayına itibar etmeyiniz. BİLİMSEL geçerlilikleri yoktur.

    5. “Ben bu ürünle, şu kadar kilo verdim” diyen kimseye kanmayınız. Hepsi TİCARİ amaçlıdır.

    6. Kendilerini deşifre etmeyen “SAĞLIK” sunduklarını belirterek açılmış sayfalara itibar etmeyiniz. Hangi amaçla açıldıklarını, neye ve kimlere hizmet ettiklerini bilemeyiz.

    7. “DETOKS” hurafelerine inanmayın. Kilo vermek adına detoks içecekleri satanlardan asla bir şey almayın. “Detoks uzmanlığı” diye bir dal yoktur.

    8. ‘ÜNLÜ’lerin veya instagram fenomenlerinin sürekli “Kilo vermek” adına kendilerinin kullandıklarını söyledikleri ürünlere, içtikleri çaylara itibar etmeyiniz. Hepsi TİCARİ amaçlıdır.

    9. “Kapalı whatsapp grupları” üzerinden sizleri zayıflatacağını vadeden kişilerden koşarak uzaklaşın. Kilo vermek bir yarış işi olmadığı gibi herkese aynı beslenme programı önerilemez.

    10. İnternetten sizinle hiç yüz yüze görüşmeden ve tahlil istemeden size beslenme programı yollayan diyetisyen olsun olmasın herkesten koşarak uzaklaşın. 

    11. Tüp mide ameliyatı olmuş ve bundan gururla bahsederek sizleri ameliyata özendirip doktorlara yönlendiren kişilerden de uzak durun çünkü bu kişiler de reklam ve ticari amaçlı bu sayfaları açıyorlar.

    12. HER ŞEYİ ve HERKESİ SORGULAYIN.

     

     

     

  • Son senelerde hep popüler yiyecekler karşımıza çıkıyor; chia tohumlarıyla zayıflayın, spirulina ile protein ihtiyacınızı karşılayın vs gibi. Hatta ben veganlığın bile zaman zaman sırf bu yiyecekleri satmak için  pompalandığına inananlardanım.  Genelde hem protein hem de antioksidan olarak yüksek olduğu iddia edilen spirulina ve benzeri takviyelerin New England Journal of Medicine klinik dergisinde 4.5 sene boyunca 10,000’den fazla kişiyi takip etmeleri sonucunda hiçbir etkisi olmadığı gözlemlenmiş. 

    Mesela havuçtaki beta-karoten piştiği zaman daha etkili olabilirken domatesin içindeki likopen de benzer şekilde piştiğinde ya da zeytinyağı ile birlikte yenildiğinde daha fazla etki gösterebiliyor. Yani doğadaki bir şeyi ham haliyle almak her zaman da çok iyidir diyemeyiz. Kaldı ki tablet haline getirilen bir gıda ister istemez bir işlemden geçirilmiş oluyor, ne kadar yüzde yüz doğal denilse de! Şöyle düşünün bir tablet en az 3 ay kullanılabiliyor oysa dalından kopardığınız bir domates ancak 3 gün dayanabilir. 

    Spirulina ayriyetten yetiştirme çiftliklerinde de özel olarak üretilmektedir ki ben her türlü yetiştirme çiftliklerine karşıyım. Doğal olarak varsa ne güzel ama doğanın tersine hareket ediyorsak o zaman bu işte bir yanlış var diye düşünüyorum. Zaten bugün çiftlik balıklarının ve diğer çiftlik gıdalarının ne kadar zararlı olduklarıyla ilgili birçok klinik çalışma da bulunmaktadır. 

    Bu yazıyı yazarken kendi kendime dedim ki “Didem, sen bazen belki önyargıyla bu tarz takviyelere bakıyorsun. Öğrencin diyetisyen Pınar Doğan’a da araştırma konusu olarak ver, bakalım o neler bulacaktı?!” 

     

    Pınar’ın kaleminden;

    “Evet bir ‘süper besin’ diye adlandırılan spirulina ve karşımıza çıkan gerçekler. Spirulina mavi yeşil algae (yosun) ailesine ait denizlerimizin süpürgeleri diye adlandırılan canlılardır. Bu özelliklerinden dolayı denizlerimizin tüm ağır metallerini üzerlerinde barındırırlar. Yapılan çalışmalarda spirulina’nın denizlerdeki cadmiyum (denizlerde bulunan en tehlikeli ağır metallerden biri) adı verilen ağır metali temizleme de en çok başarılı olduğu görülmüş. Bu temizlik gücü sayesinde de içeriside toksik (zehirli) maddeler bulundurabilme olasılığı yüksektir. Bu yüzden nereden, nasıl elde edildiği, ne şartlarda yetiştiği çok önemlidir. Spirulina’nın yetiştirme çiftliklerinde de yetiştirildiği bilinmekte ama bununla ilgili de kısıtlı bilgiye sahip olduğumuz ve yaşam şartlarını bilmediğimiz için daha çok araştırılması gerektiği konusu göz önünde durulmalıdır.

    Spirulina protein, vitamin, mineral içerikleri açısından zenginliği ile öne çıkmaktadır. Özellikle de yüksek protein içeriğinden bahsedilmektedir. Eczanelerden yaptığım araştırmaya göre, eczanelerin büyük bir kısmında tek bir marka spirulina bulunmaktadır. Günde 4 tablet alınması önerilen bu gıda takviyesi ile günde 2 gram protein almış oluyoruz. Şimdi kabaca bir hesaplama yapacak olursak;  %90 yağsız et, %10 yağ içeren 30 gram etten yapılan 1 adet köfte 7.5 gram protein içermektedir.  Peki sizce 1 köftenin sahip olduğu proteine ulaşmak için kaç tane spirulina tableti tüketilmelidir?? Yaklaşık 15 tablet ediyor! Yorum ve karar sizin. 

    Aynı zamanda yapılan bazı çalışmalarda paketleme ve kapsülleme işlemleri sırasında vitamin ve mineral kayıpları olduğu da görülmektedir.

    ‘Bu ilaç değil ki, sadece besin takviyesi ,tüketilse ne olur ki?’ diye düşünebilirsiniz kimi zaman fakat bu doğru bir yaklaşım değildir. Lupus, romatoid artrit, multiple skleroz (MS) gibi bağışıklık sisteminin baskılandığı hastalıklarda, bireylerin kullanımı uygun değildir ve kullanıldığı takdirde olumsuz etkiler görülmektedir. Ayrıca fenilketonüri hastalarının da kesinlikle uzak durması gerekmektedir.

    Bu tabletlerle aynı zamanda karaciğerinizi de yorduğunuzu bilin çünkü her türlü ilaç ve takviye metabolizması karaciğerden geçiyor. Yani 3-5 gr protein alacağım diye kendinizi ve karaciğerinizi heba etmenin de bir anlamı yoktur!

     

    Yapılan bir çok çalışma Spirulina’nın sağlık üzerindeki olumlu etkilerinin kanıt düzeyinde olmadığının ve daha çok araştırılmaya ihtiyacı olduğu üzerinde durmaktadır.”

    Demek ki sadece benim değil Pınarcığımın da araştırmalarının sonucunda spirulina bahsettikleri gibi “Süper besin” değilmiş. Lütfen paranız cebinizde kalsın ve siz doğal sebze ve meyve tüketiminize devam edin. Bu tarz takviyeler hem sağlığınıza hem de paranıza dokunacaktır, benden söylemesi ☺ 

     

  • Kilolarımla vermiş olduğum savaş ve sonunda gelen zaferimi sizlerle bu kitabımda paylaşıyorum. Ama bu zafer öyle kolay olmadı. Hayatımda keşke "Bir defa 80 kilo oldum ve sonra da diyet yapıp kilo verdim," diyebilseydim. Kilom borsa gibiydi, inişli çıkışlı. 3 ay önce görenler "Didem, müthiş olmuşsun" derken, 3 ay sonra gördüklerinde "Didem, ne kadar kilo almışsın" diyerek şaşkınlıklarını gizleyemezlerdi. Acaba tüm hayatım diyet yaparak mı geçecekti? Dünyada diyet yapanların yüzde 98'i kilo alırken benim yüzde 2'ye girme oranım ne olabilirdi?

    İşte bu kitapta kendimle yüzleşmelerim, yaşadıklarım, hissettiklerim, duygularım, aile bireylerimin tepkileri, onların kilolarıyla savaşları ve daha niceleri var. Gittiğim bir çok yayınevi "3 günde 4 kilo verin" ya da "40 günde mucize vücudunuz olsun" tarzı kitaplar istediler. Senelerce kilo sorunu yaşayan ve diyet reklamlarıyla, tuzaklarıyla kandırılmış bir insan olarak nasıl karşımdakilere aynısını yapabilirdim ki?

    Kitaptan şahsıma gelecek tüm gelir de Türkiye çapında ihtiyaçlı okulların ve çocukların eğitiminde kullanılacaktır. Ablam Nesrin Kanca son 1 senedir tek tek okullarla kontağa geçerek tüm eksikleri öğreniyor ve bunları tedarik edip okullara gönderiyor. Kitabı yazması benden, almayı sizlere, gelecek geliri doğru yerlere ulaştırmayı Nesrin'e bırakıyorum smile Bu benim hayalimdi, kitabımdaki bilgiyle insanlara faydalı olabilmek, geliriyle de çocuklara...

    Şimdiden destek olan herkese kucaklar dolusu gönülden kocaman bir teşekkür ediyorum.  

    www.dr.com.tr/Kitap/Yarin-Diyete-Basliyorum/Didem-Kanca-Ustay/Egitim-Basvuru/Saglik/Beslenme-Diyet/urunno=0000000693769