Genelde burası spa programı ve 2 Michelin'li restaurantı ile bilindiğinden gelenler ya yemek için ya da vücut bakımı için burayı tercih ediyorlar. Zaten sabah kahvaltısı açık büfe olduğundan kahvaltıyı odamıza getiriyorlardı ki canımız diğer yiyecekleri görüp çekmesin diye.

Gittiğimiz günün ertesi sabahı aç karnına hemen metabolizma ölçümü ve kan tahlili yaptılar. Ardından doktor ve diyetisyen görüşmelerimiz oldu. Diyetisyen neleri sevip sevmediğimizi sordu ve ona göre 800 kalorilik bir menü hazırlandı. Doktor da, spa bir diğer adıyla 'güzellik çiftliğinde' hangi tip masajların ve aletlerin vücudumuza iyi geleceğini vücutlarımızı inceleyerek karar verdi. Oradan çıktıktan sonra her gün verilen aqua-gym adlı 'havuzda jimnastik' dersimize katıldık. 

Sabahları muhakkak ya masaj oluyorduk ya da vücut inceltici toparlayıcı bir makinaya giriyorduk. Yemekte elimize o gün öğlen ve akşam yiyeceğimiz yemeklerin listesi veriliyordu. Yemeklerimizin kaç kalori olduğu da yazılıyordu. Kahvaltı odamıza geldiğinden onun bilgisi verilmiyordu.

Yemekten sonra arada Capri'nin yokuşlu yollarında bir saatlik yürüyüşümüz oluyordu. Haftada 2 gün kişisel eğitmenle spor salonunda bir saatlik çalışmamız vardı. 

Haftanın bir günü de mutfakta sağlıklı yemek pişirme dersi vardı. Şef, bizlere menüde çıkan bazı yemekleri nasıl yaptığını gösterdi. Bazılarının tariflerini de elimize yazılı olarak verdi.

Diyetisyenimiz Cinzia çok sıcak, içten ve de en önemlisi işini severek yaptığını size her an hissettiren birisiydi. 

Üç haftanın sonunda Sevgi teyze insülin kullanımını bıraktı. Annem ve kendisi 7 kilo verdiler. Bir de spor artı inceltici makinalara girdiklerinden, döndüklerinde verdikleri kilodan daha da incelmiş duruyorlardı.